SUÇLAYAN İNSANLARIN SUÇU NE?
Bir firmada Her ay elemanların yarısı işten atılıyor, yerine yenisi alınıyordu. İşler iyi gitmiyordu. Patron, imalat şefini yanına çağırdı ve “artık kendine bir çeki düzen ver” dedi. Şef, bu söze bozuldu, sanki onu suçluyordu.
Şef, birkaç gün sonra bir rapor hazırladı. Raporda imalattaki sorunlardan bahsediyordu.
Makinelerde yaşanan problemlerden makine imalatçılarını, kalite problemlerinden dolayı hammadde aldıkları firmaları, ürünün yetişememesinden de geç sipariş veren firmaları sorumlu tutuyordu.
Ona göre işlerde bir sıkıntı yoktu. Bu rapor hemen hemen her ay gelirdi. Sadece şikâyet edilen isimler değişirdi. Suçlamalar ve sorunlar hep aynıydı.
Patron durumu çözmesi için bir arkadaşının firmasında çalışan bir uzmanı, birkaç günlüğüne firmasına getirdi. Uzman, ilk iki gününü üretimde geçirdi. Evet, gerçekten çok ciddi sorunları vardı.
İkinci gün sorunların nasıl çözüldüğünü görmeyi umuyordu. Ancak sorunlar olduğu gibi devam ediyordu. İşçilerden birinin yanına yaklaştı ve “Bu işler neden böyle” dedi. İşçi imalat şefinin yanında bir şey söylemek istemedi ama “sonra gelirseniz söylerim, şimdi anlatamam” ifadesi vardı yüzünde. Akşam iş çıkışında bu işçi uzmanın yanından geçerken kısık bir sesle “her şey şef yüzünden” diyerek hızlıca servis aracına gitti.
Üçüncü gün, uzman imalat şefini toplantıya çağırdı. Şef, aylarca patrona anlattığı şekliyle tek tek sorunları anlattı, suçluları tek tek tespit ederek sözünü bitirdi.
Uzman : “Kimse suç işlemek istemez. Hiçbirimiz. Buna sen de dâhilsin. Ne işçiler, ne tedarikçiler ne de makinacılar suç işlemek için çalışmazlar. Ancak sen onların suçlu olduğunu düşünüyorsun. Eğer onlar suçlu değillerse, sen onları suçlayarak suç işlemiş olursun. Ve öyle tahmin ediyorum ki hayatının her alanında sorun yaşıyorsun. Her bir sorun birbirini tetikliyor ve işin içinden çıkamıyorsun. Özel hayatını bilmem ama sanırım orda da her sorun için suçlayacak birini buluyorsundur. Eşinle mutlu musun? Çocukların seni seviyor mu? Bilmiyorum”
“Asıl sorun ne biliyor musun? Beceriksiz biri değilsin ve istersen her sorunu çözersin, ancak yapmıyorsun, çünkü sorumluluk almıyorsun. Suçladığın insanlar suç işlemiyor ama sen sorumluluğunu reddettiğin için kendine kurban arıyorsun. 3 gündür imalattayım. Hiçbir sorun çözülmek üzere ele alınmıyor. Her sorun için yapılan tek iş var bir suçlu bulmak. Bunu işçiler de öğrenmiş. Onlar da sorumluluk kabul etmiyor birilerini suçluyorlar.
Gözleri dolan imalat şefi, “dur bu kadar yeter” dedi. “Ben sorumluluk alıyorum aslında. Ama kendi sorumluluğumu başkalarına yüklüyorum, bir yıldır çocuklarımı görmüyorum çünkü karım beni terk etti, bana bir gün müsaade edin, birazdan geleceğim”.
“Tamam, bekliyorum”
Ertesi gün, şef elinde bir kâğıtla geldi. Uzman, istifa dilekçesi sandığı kâğıdı elinden alır almaz hızlı bir şekilde odayı terk etti.
Uzman kâğıda baktığında şöyle yazıyordu:
“Haklısınız, şimdiye kadar hiç sorumluluk almadım. Çocuklarımın bile. Çünkü sorumluluk aldığımda sorun çıkınca acı çekiyorum. Kendimi iyi hissetmem gerekiyor. Acı çekmek istemiyorum. Ne zaman ki başkasını suçlamaya başladım suçluluk duygusunun verdiği acıdan kurtuldum ve kendimi iyi hissetmeye başladım. Yaptığım işin suçlama olduğunu ise maalesef dün öğrendim. Bunun böyle gitmeyeceğini kabul ediyorum. Bütün bunlar için ben suçluyum. Hiç kimse suçlu değil. Lütfen bana kendimi düzeltmem için biraz zaman verin ve yardım edin. Herkesten özür diliyorum.”
Uzman yazıyı patrona götürdü. Patron okuduktan sonra “Çok teşekkür ederim, sonunda hatasını gösterdiniz. Umarım bundan sonra işlerimiz yoluna girer.”
Uzman başını iki yana sallayarak “ henüz değil, hatasını anlamadı.”
İmalat şefini, patronun odasına çağırdıklarında, burnu havada mağrur şeften eser yoktu. Ellerini önünde kavuşturmuş, omuzları çökmüş haldeydi. Uzman şefe dönerek: “Yazı için teşekkür ederim. Bir takım gerçekleri öğrenmişsin. Ancak hala meseleyi çözdüğünü zannetmiyorum”.
“Nasıl yani? Kimsenin suçu yok, suç bende diyorum. Daha ne diyebilirim ki?”
“Asıl mesele, suçlamayı kesmendir. Sen herkesi suçlamaktan vazgeçip kendini suçlamaya başladın. Sorun senin ya da başkalarının suçlu olup olmadığı değildir. Sorun çözüm yerine suçlamanın arkasına sığınmaktır. Suçlamak, sorunun çözümünü engeller. Sahte bir çıkıştır. Bu yüzden sorumluluk demek, sorunları çözmeyi taahhüt etmektir”.
“Aynı şey değil mi? Kendimde suç buluyorsam meseleyi ben çözeceğim anlamına gelmiyor mu”?
Uzman: “Hayır, kendini suçladığında da çözüme gidemezsin. Çünkü neden diye sorular sormaya başlar ve kendini mahvedinceye kadar devam edersin. Devamında ise başka tarafları suçlamaya başlarsın. Yani suçlamaya devam edersin. Çözüm: sorunu çözeceğim dediğin an ortaya çıkar”.
İmalat şefi, uzmanın yardımıyla bir ay boyunca sorunları çözmeye çalıştı. Ay sonunda patronun yanına giderek : “Efendim bu ay size rapor yazmadım çünkü yazacak bir sorun bulamadım” dedi.
Bu hikaye, bir firmanın insan kaynakları uzmanı tarafından verilen eğitimlerde kullanılmak üzere, yazılmış örnek bir hikayedir.
Kemal POLAT
Bütün Yayın Hakları Kemalpolat.com a aittir.