SAHTE ÖZGÜVEN
İki soru hayatımın gecesi ve gündüzü oldu; Birincisi, neden tam başaracakken akla gelmeyecek bir sebeple tepetaklak yere düşüp başarısız oluyordum. İkincisi de neden başarma şansım sıfır olduğu halde mucize gibi başarılar elde ediyordum.
Hayat düşe kalkadır, her gecenin bir sabahı vardır tesellilerinin işe yaramadığı bir dönemde bir gece "şeytanı gördüm!" diyerek yataktan fırladığımı hatırlıyorum.
Hayatımda hep var olan ama yeni keşfettiğim bir şeyi fark etmiştim. kırk yıllık kişisel gelişim çalışmalarıma baktığımda sorularım cevapsız kaldı.
Aslında fark ettiğim şeyi iyi tarif edebiliyordum ama adını koymakta güçlük çektim. Önce adını "şeytanı gördüm" şeklinde koydum çalışmanın. Ancak insanların şeytan kelimesinden ürktüklerini fark edince en yakın tanımlama "sahte benlik" oldu. onun da anlatılması güç olunca bir kaç ay sonra "sahte özgüven" adını koydum.
Diğer çalışmalarımda da belirttiğim gibi ben yaşadıklarımı ve bunlara bulduğum çözümleri anlatıyorum. Benim farkım ise şu; çok ağır şeyler yaşadım ve bunları çözmek için ilk adımım, hep piyasadaki çözümleri denemek oldu. Onlar işe yaramayınca da kendim çözebilir miyim diye çabalamaya ve mücadele etmeye başladım.
Sigara çözümüm de , stres çözümümde piysasadaki çözümlerden bir çare bulamadığım için ortaya çıktılar.
Sahte özgüven de diğer çalışmalarım gibi hikayemin bir parçasıdır. İsterseniz şimdi, hikaye kısmını geçip, teorik olarak nasıl bir çözüme kavuştuğumu, neyi anlatmak istediğimi kısaca açıklayayım.
Gördüm ki, düşünceyi amaca, amacı hayale, hayali gerçeğe dönüştüren tek şey : sahte özgüvenden kurtulmuş, gerçek özgüvendir.
Ulaşılamayan her hedef, çözülemeyen her sorun ve gidilemeyen bütün yolların altında sahte özgüven problemi yatıyor maalesef.
Özgüven konusunda en büyük yanılgı, özgüvenin zayıfladığı ya da özgüvensiz insanların varlığına inanılmasıdır. Bu doğru değildir. Her insan güçlü bir özgüvenle doğmakta ancak yaşanan bazı sorunlar, bu özgüveni sahte bir özgüvene dönüştürmektedir.
Ve üzülerek söylemem gerekirse, birçok insan farkında olmadan bu sahte özgüvenle çalışıyor ve hayatını yaşıyor.
FELAKETLERİN BAŞLANGICI
İşin içinden çıkamayıp, kendimizle sorun yaşamaya başladığımız zamanlarda, gerçek özgüvenimiz devre dışı kalır. Ortaya çıkan bu boşluğu yeni bir kahraman doldurur ; SAHTE ÖZGÜVEN
Sahte özgüven, yaşayacağımız acıyı bir süreliğine bastırır. Ve ona minnettar kalırız. Bize yararlı bir iş yapar ve kendimize güvenmemizi sağlar.
Ancak halının altına süpürdüğümüz bu acılar, bir süre sonra, çözüme kavuşmak için tekrar önümüze çıkar. Ve tekrar gerçek özgüvenimiz iş başına çağrılır. Ancak sahte özgüven, "ben bunu çözmüştüm unuttun mu?" der ve tekrar görevi alır. Sahte özgüven tekrar bizi korumuştur.
Sahte özgüveni sevmeye ve ona iyice ısınmaya başlarız. İşimize yaramaya başladığı andan itibaren, artık baş ucumuzda bekleyen kurtarıcı kahramanımız olur. Özgüven ihtiyacımız olan her yerde görevleri tek tek yapmaya başlar ve bir süre sonra, gerçek özgüvene ihtiyacımız yokmuş gibi görünür.
Sahte özgüvenin, gerçek özgüvene göre daha hızlı getirdiği çözümler, hayatımızın bir parçası haline gelir.
Ve sahte özgüven hayatımızda üç büyük değişime neden olur ve özgüvenimizi tamamen eline geçirir.
1) Hiç bir sorunumuzu kalıcı olarak çözmeye çalışmayız. Sahte özgüven aniden pansuman yapıp bizi rahatlatır ve biz de sorun çözülmüş gibi rahatlar ve sorunla ilgilenmeyiz.
2) Gerçek özgüvenimizin bütün işlerini devraldığı için, efendimiz olmaya başlar. Yarattığı sahte çözümlerle, bizi sahte bir dünyada yaşatır. Ve bunun sahteliğini öğrenme şansımız kalmaz.
3) En küçük sorunlarımızı bile çözmeden bastırarak yaşamaya başladığımız için, bu sorunların farkında olmayız. Ancak sorunlar büyür ve tıpkı bir baraj gibi su birikip devasa bir göl haline gelir. Sahte özgüven, bir süre sonra, büyüyen sorunu engelleyemez ve artık yavaş yaval bir felakete dönüşmüş olan sorun yumağı, bizi yerle bir eder. Sahte özgüven, aradan çekilir ve bu felaketten bizi sorumlu tutar. Kendimizi suçlamaktan başka çaremiz kalmaz.
SAHTE ÖZGÜVENİ TANIMAK NEREDEYSE İMKANSIZDIR!
Gizli hareket eder. Gerçek özgüvenimizin yerini almıştır. Bize her zaman başlangıçta faydalı olmaktadır. Bizimle bütündür. İçimizdedir. Bütün kaynaklarımızı kullanır.
Bu nedenlerden dolayı da insanlar, yaşadıkları şeyin sahte özgüvenden mi gerçek özgüvenden mi kaynaklandığı kolay kolay anlayamazlar.
Bu çalışmamın temel amacı da sahte özgüveni tanımayı sağlamaktır. Çünkü sahte özgüveni tanıyıp ortadan kaldırmayıncaya kadar, gerçek özgüvenimiz ortaya çıkmayacaktır.
SAHTE ÖZGÜVENİ TANIYIP, SİLAHLARINI ELİNDEN ALDIĞINIZDA NE OLUR?
Gerçek özgüvenimizin üstüne oturmuş ve onun gibi görünen sahte özgüven, bir maske gibidir. Yüzü gerçek özgüvenimizle aynıdır. Bu maskeyi ortadan kaldırdığımız an gerçek özgüven kendiliğinden ortaya çıkar.
Ancak bu şekilde onun elindeki silahları alır, tuzaklarını bozar ve hayatımızın kontrolunu tekrar ele almaya başlarız. Ve bu kontrolu, yeniden ortaya çıkan gerçek özgüvenimiz ele alır.
ÖZGÜVEN KAZANDIRMAK ÇAĞDAŞ BİR YALANDIR!
Hiç kimse, hiç bir şekilde, hiç kimseye özgüven kazandıramaz. Zaten özgüven kazanılan bir şey de değildir. vücudumuza verilen kan gibi, doğuştan hepimize eşit bir şekilde verilmiştir.
Özgüven, hayatımızın her alanını belirleyen tek şeydir.
Özgüvenle yaşanan problem, özgüvenin zayıflaması yada yetersiz bir özgüven değildir.
Sorun, sahte özgüvenin, gerçek özgüveni devre dışı bırakıp, bizi cehennem gibi hayatlara sürüklemesinden kaynaklanır.
Bir insanın özgüvenini artırmaktan bahsediyorsanız, yapacağınız iş, sahte özgüveni ortadan kaldırmaktır. bunu yaptığınızda gerçek özgüven kendiliğinden en güçlü haliyle ortaya çıkacaktır.
SAHTE ÖZGÜVENİN SONUÇLARI ÇOK AĞIRDIR!
Ele geçirdiği her insan için;
Gerçek özgüveni devre dışı bırakıp, savunmasız, mutsuz ve başarısız kılar.
İnsanların kalıcı olarak kendisini iyi hissetmesini engeller. Bağımlılıklarla geçici rahatlamalar sağlar
Sahte bir dünya yaratıp, insanı gerçeklikten koparır.
Sorunları çözüyormuş gibi yaparak, onların, başa çıkılamayacak kadar büyümelerini sağlar. Ve sonunda soruna teslim eder.
İş hayatında ise;
Sorumluluk almayı engeller, göz boyamayı öğretir,
Disiplini bozar,
Çalışanları mazeret makinesine dönüştürür,
Zararları normal görme alışkanlığı yapar,
Başarısızlığa bir neden bulur, başarılı hissettirir,
Hatalı işleri, sonuç vermeyen çabaları, verimsizliği, müşteri kaybını sıradan durumlar haline getirir,
İş yerini savaş alanına çevirir,
Çalışanları birbirine düşürür,
Gerçek özgüveni olan insanların, yolunu tıkar, başarısızlığına sebep olur,
Beceriklilerin kariyer yolunu tıkar, beceriksizleri zirvelere yerleştirir.